6 Nisan 2012 Cuma

Ardıç Ağacı(ardıç tohumu) faydaları

Bu ağaç vatanı güney ve orta Avrupa olmasına rağmen İsveç’ten Kanada’ya kadar yaygın olduğu söylenir. Türkiye’de de nadir bir ardıç cinsidir. 10 m.’ye kadar sütün biçiminde yükselebilen, her zaman yeşil yaprakları 10-20 mm. uzunlukta uçları sivri ve dardır. Geç büyüyen sert bir ağaçtır. Erkek ve
dişi çiçekler farklı ağaçlardadır. Erkek çiçekler sarıdır, dişiler olgunlaştıkça siyah ve koyu mavi renk alır. Olgun meyveler 6-8 mm. kadar, küre biçiminde üstü mumla kaplı buğulu görünüşlü, kendine has
reçine kokulu tadı baharlı, rengi siyahımsı koyu lacivert ve 3 tohumludur. Bu tariflere uygun 2 metre kadar boyunda bir ardıca Batıayaz yaylasında ve Amanoslarda ışık meydanı, Üçkoz yaylası civarındaki ardıçlarda tesadüf edildi. Büyümesi yavaş olan bu talihsiz ağaçların çoğalması ancak kuşlar sayesinde olmaktadır. Kuşlar tarafından yutulan ardıç tohumlarının dışkı vasıtasıyla atılarak, uygun ortamı bulduğu takdirde
çimlenebildiği bilinir. Tohumlardan başka türlü üretme imkanı da yoktur. Bilinçsiz avcıların bu işi üstlenen ardıç kuşlarının neslini azaltması ardıçların üremesine tesir ettiği gibi neslinin azalmasına da sebep olmaktadır.
Biçare ardıçların üremesi zor, büyümesi çok yavaş olmasına rağmen düşmanları da çoktur. Cüce ardıçların altındaki kuru otlar tutuşturulunca ardıç ta kolayca tutuşabiliyor. Uzun süreli ateşi, çobanların da
tercih ettiği çoban ateşi olabiliyor. Ağacın sertliği ve mukavim oluşu tarla ve bahçelere sınır dikeci olmuş, kömürünün dayanıklı ve yüksek kalorili oluşu sebebiyle de demircilerin tercih ettiği kömür olmaktan kurtulamayarak nadir bulunur hale gelmiştir. Sazlara kol olabilmek için de aranır durumdadır.
Ardıç birçok türleri olan bir ağaçtır. Yerde sürünenden halk arasındaki adıyla kaba ardıca, cüce ardıçtan ulu ardıca kadar görünüşler arz eder.
Şifası çok eski çağlardan beri bilinen ardıç, eski Hıristiyanlık döneminde kutsal bir ağaç olarak bilinirdi. Cadılara ve cinlere karşı koruyucu gücüne inanılır, her evde birkaç dal ardıç bulundurulur, ayrıca her derde deva kabul edilirdi. Bundan bir asır öncesine kadar veba veya cüzzam hastalığına karşı kullanılmıştır. Milattan önce 17. asırda Mısır papirüslerinde ardıç meyvelerinin idrar yolları hastalıklarında idrar söktürücü olarak, kan temizlenmesinde, cilt hastalıklarında hazımsızlığa karşı ve mafsal romatizmalarına karşı kullanıldığını öğreniyoruz. Bugün de halk tababetinde Avrupalılar ardıcı aynı maksatla kullanmaktadırlar.
Meyveleri sonbaharda toplanır, ezilir ve çay gibi demlenerek içilir. İlkbaharda toplanan sürgünler çay yapılarak içilir, esansı da mafsal romatizmalarına karşı merhem gibi sürülür. Ardıç esansı kullananların
idrarları menekşe gibi kokar. Bu itibarla eski Romalı saray kadınları bu esansı çok kullanmışlardır.
Kuzey memleketlerinde içki olarak kullanılan Cin, ardıç tohumlarının ezilerek fermente edildikten sonra distile edilmesiyle elde edilmektedir.
Ardıç kozalaklarında % 0,5-0,6 kadar uçucu yağ vardır.
Bileşiminde, şekerler (sakaroz, glikoz) pinen, terpineol, borneol, isoborneol,
cadinen terpenalkahol, protein vs. mevcuttur.

ŞİFA VERİCİ VE TEDAVİ EDİCİ OLARAK ARDIÇ
HARİCEN:
Kan temizleyici
Parazit öldürücü
Yara iyi edici
Antiseptik
Sulu egzamayı iyileştirici olarak da kullanılır.

DAHİLEN:
İç organların fonksiyonlarını artırır
Hazım organlarını harekete geçirir
Solunum yollarının antiseptiğidir
Sinir sistemi,
İdrar yolları,
Kan durdurma,
Regl söktürücü,
Şeker, ishal,
Mafsal ağrısı
Romatizma
Mesane taşı gibi vakalarda kullanılır.

KULLANILIŞI:
Günde 3 defa dörder damla esansı (uçucu yağı) 1 çay
kaşığı balda iyice karıştırılıp, 1 bardak ılık suda eritilerek alınır.
Önemli Not: Böbreği iltihaplı kişiler kullanamazlar.

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa