10 Nisan 2012 Salı

Kolesterol hakkinda

Kolesterol ilacı üreten firmaların ekmeğine yağ sürmeyelim
Daha dün annemizin kollarında yaşarken… Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken… Tereyağını
ekmeğe sürüp de yerken... Sütlerimiz bir karış kaymak tutarken… Yumurta sofralarımızdan
eksik olmazken... Koyun eti soframızın baş tacı iken… 'Yüksek kolesterol' nedir bilmezdik.
İlaç endüstrisi, margarin lobisi el ele verdi ve kısa zamanda tüm dünyada müthiş bir 'kolesterol
fobisi' oluşturuldu. İnsanlar sistemli bir şekilde 'kolesterol manyağı' yapıldı.
Kolesterol, topluma ve maalesef aynı zamanda doktorlara da türlü pazarlama taktikleriyle kalp
krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların tek nedeni imiş gibi tanıtıldı. Korkutma kampanyası aynı
hızda sürmekte, çünkü kolesterol pazarında müthiş para var. Sadece kolesterol düşürücü
ilaçların yıllık satışları 25 milyar doları geçiyor.
Gerçekte, yüksek kolesterol kalp krizi ihtimalini artırabilen sigara, hareketsiz yaşam biçimi,
dengesiz beslenme, şişmanlık, yüksek tansiyon, diyabet, stres…gibi risk faktörlerinden sadece
biri. Kolesterol yüksekliği tek başına asla bir hastalık değil ve kalp hastalığı riski olmayan
insanların tedavi edilmesi de kesinlikle gerekmiyor.
KOLESTEROL EZBERİNİ BOZAN GERÇEKLER
Kolesterol, tüm memelilerin hücreleri için gerekli ve yararlı bir maddedir. Tehlikeli olan şey
bizatihi kolesterolün kendisi değil, kanda kolesterolün yükselmesine yol açabilen stres,
hareketsizlik, obezite… gibi faktörlerdir.
Kalp krizi ve inmelere yol açan ateroskleroz, yani damar sertliği ile kandaki kolesterol düzeyi
arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Kan kolesterol düzeyi normal hatta düşük olan kişilerde de
yüksek olanlar kadar ağır ateroskleroz gelişebilir.
Koroner kalp hastalığı olanların yarısından fazlasında da kolesterol düzeyi normaldir.
Aterosklerozun gerçek nedeni yüksek kolesterol değil, düşük yoğunluklu bir tür kronik
iltihaptır.
Sanılanın aksine kolesterolü yüksek olanların daha uzun yaşadıkları da birçok araştırma ile
kanıtlanmıştır. Yüksek kolesterolü olanlar tüberküloz, zatürree, AİDS… gibi enfeksiyonlarına
daha az yakalanırlar ve bu hastalıklardan ölüm daha az görülür. Kronik kalp yetersizliğine bağlı
ölüm riski düşük kolesterollü hastalarda daha yüksektir. Genel olarak 70 yaşın üzerinde ölüm
riski yüksek kolesterollü kişilerde daha düşüktür.
LABORATUAR SONUÇLARI TEDAVİ EDİLİYOR
Son yıllarda tıp dünyasında bir virüs gibi yayılan çok tehlikeli bir yaklaşım var: Artık hasta
değil, 'laboratuar sonuçları tedavi ediliyor'. Kolesterol yüksekliği de bunun en iyi örneği.
Kalp hastalıkları bakımından risk grubunda olmayan insanların kolesterol düşürücü ilaçlarla
tedavi edilmelerinin yararlı olduğunu gösteren kesin bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen
kadın… erkek… yaşlı…genç… zayıf… şişman… güzel… çirkin… esmer… sarışın… kolesterolü
'azıcık' yüksek olan herkese kolesterol düşürücü ilaçlar yazılıyor.
Peki, kimler kolesterol düşürücü ilaç almalı?
Statinler olarak bilinen kolesterol düşürücü ilaçlardan yarar görecek olanlar, kalp krizi geçirmiş
ve kalp hastalığı riski yüksek olan kişilerdir, ama statinlerin bu riskli insanlardaki olumlu etkileri
kan kolesterol düzeyinin düşmesi ile de ilgili değildir. Statinler bugün henüz tam olarak
bilinmeyen bir mekanizma ile etkili olmaktadırlar. Bunun için de, kolesterol düzeylerinin 'daha
da düşürülmesi gayreti' de 'daha yüksek dozlar kullanılması' önerisi de sadece ilaç firmalarının
işine gelmektedir.
Üstelik bu ilaçların olduğundan düşük gösterilen kas erimesi, karaciğer hasarı, böbrek
yetersizliği gibi çok ciddi yan etkileri vardır. Hayvan deneylerinde kanser yapıcı etkisi de
gösterilmiştir.
Tereyağını lütfen kendi ekmeğinize sürün, ilaç firmalarınınkine değil.
KOLESTEROL OYUNLARI
260 Kolesterol iyidir ile başladık.
İlaç satışları düştükçe, sağlıklı yaşam için gerekli kolesterol miktarı da düşürüle, düşürüle 120
ye indi.
Baktılar bu da satışları arttırmaz oldu,
Şimdi diyorlar ki; Statinler (Kolesterol ilaçları) Alzaimer'i önlüyor.
Oysa bu konuda tek bir araştırma yok.
Unutmayın metabolizma erkeklik hormonunu kolesterolden yapar - Prof. Dr. Cankat Tolunay
(05.05.2008 ATV Muhabir programı)
STATİNLER TÜM VÜCUDU KORUYOR. PROF. DR. OSMAN MÜFTÜOĞLU
(28.09.2005 HÜRRİYET)
Kolesterol İcat edilmiş bir hastalıktır - Shane Ellison
Kolesterolümüzün yükselmesinden çok korkuyoruz. Çünkü diyetisyenler ve hekimler, basınyayın
organlarında, kolesterolün kalp ve damar hastalıklarına neden olduğu yönünde hemen
her gün bizi uyarıyor.
Ancak sesleri diğerlerinin arasında kaybolsa da aksini iddia eden uzmanlar da var. Yüksek
kolesterolün, söylendiği gibi sağlığımız için tehlike oluşturmadığını söylüyor, hatta
kandırıldığımızı iddia ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde 'Bir Masalmış Kolesterol' adlı kitabı
Türkçede yayımlanan Shane Allison, aslında bir hastalık tanımlandıktan sonra onunla ilgili bir
ilacın yapılması gerektiğini belirtiyor ve şöyle diyor: 'Kırmızı pirinç mayası denen mantarın,
kolesterol düşürücü etkisi olduğu keşfedilince ilaç endüstrisi sırf ilacı satmak için insanları
yüksek kolesterolün bir hastalık olduğuna inandırdı. Önce ilacı yaptılar, sonra hastalığı icat
ettiler.' Benzer görüşleri Türkiye'de dillendirenler de var. Prof. Dr. Ahmet Aydın ve biyolog
Mevlüt Durmuş bunlardan ikisi. Bu üç uzmanla kolesterol üzerine yaptığımız röportaj, hiç
duymadığınız bilgi ve yorumları içeriyor.
Kolesterolümüzün, uzmanların yaşımıza ve cinsiyetimize göre belirlediği değerlerin
üzerine çıkmasından fena halde korkuyoruz.
Çünkü yüksek kolesterolün damar tıkanıklıklarına ve kalp rahatsızlıklarına sebep olduğu
yönünde, yayın organlarında hemen her gün bir uzman uyarısı ile karşılaşıyoruz. Sesleri,
kolesterolü yükseltecek gıdalardan şiddetle kaçınmamız gerektiğini söyleyenler kadar çıkmıyor;
ancak aksini iddia eden uzmanların sayısı da hızla artıyor. Kolesterolün yüksek olmasının sağlık
için bir tehlike oluşturmadığını, hatta ticarileşen tıbbın, ilaç tüketimi için icat ettiği bir hastalık
olduğunu söylüyorlar. Kitaplar yazıp, sanal ortamda seslerini yükseltiyorlar. Geçtiğimiz
günlerde Hayy Kitap'ın 'acil serisi' dizisinden çıkan 'Bir Masalmış Kolesterol' adlı kitabı buna bir
örnek. Kitapta, yükselecek diye ödümüzün koptuğu kolesterol ile ilgili ilginç iddialar öne
sürüyor, organik kimya uzmanı Shane Ellison. Kitabın yayınını fırsat bilerek, sentetik tıbbı terk
edip bağımsız bir araştırmacı olarak çalışan Shane Ellison ile bir söyleşi yaptık, kendisinden
pratik öneriler aldık. Kolesterol ile yaygın kanıların aksine tezleri ile bilinen Prof. Dr. Ahmet
Aydın'a ve biyolog Mevlüt Durmuş'a mikrofonumuzu tuttuk. İşte kolesterol ile ilgili pek sık
duyamayacağınız türden açıklamalar...
Senelerdir kolesterol ile ilgili olarak kandırıldığımızı yazıyorsunuz. Peki, bu
'kandırmaca' neden?
Toplayan: Cem Sezer YIYECEK-1.DOC / 48
Çünkü sadece kârlarını düşünüyorlar. 'Bir Masalmış Kolesterol' kitabımda gösterdiğim gibi,
sağlık mafyası hem toplumu hem de doktorları kandırmak için istatistik cambazlığı yapıyor.
Kendi yazdıkları -veya yazdırdıkları- yazılar uzmanlar tarafından yazılmış gibi gösteriliyor. Her
iki taktik de kolesterol düşürücü ilaçlar ve kalp hastalığı hakkındaki gerçekleri gizliyor.
Kitabımdaki gibi gerçeklerle karşılaşıldığında, ilaçlar olmadan da kalp hastalığından
korunabileceğimizi görüyoruz.
Doktorların 'kötü' dediği LDL-kolesterolün kötü olmadığını söylüyorsunuz. Kolesterol
ve LDL-kolesterol nedir?
Kolesterol vücutta en bol bulunan steroid moleküllerden biridir. Birkaç görevi vardır. Hücre
zarını bir arada tutar. Miyelin kılıfını oluşturan parçalardan biri olarak beynin çalışmasına
yardımcı olur. Bizi viral ve bakteriyel enfeksiyonlardan korur. Hormon seviyemizi düzenler.
Tüm bu görevleri yerine getirebilmek için kolesterol 100.000 mil uzunluğundaki arterler
boyunca 'lipoproteinler' tarafından taşınmalıdır. En önemli lipoproteinlerden biri de düşükyoğunluklu-
lipoprotein (LDL)'dir. Temel görevi ihtiyaç duyduğumuz kolesterolü vücudun çeşitli
parçalarına dağıtmaktır. LDL-kolesterol olmasaydı ölürdük. Kitabımda da gösterdiğim gibi, LDLkolesterol
düştüğünde sağlığımız da çöküyor; fikir liderleri bize ne söylüyorlarsa tam tersi!
Peki, dediğiniz gibi kolesterol bu kadar faydalı bir molekülse, neden uzmanlardan aksini
duyuyoruz?
Çünkü ilaç endüstrisinin kolesterolü düşürecek bir ilacı var. Kolesterol düşürücü ilaçların ortaya
çıkmasından itibaren (1970 senesi civarında), insanların kafasına vura vura 'yüksek kolesterol
kalp hastalığına sebep olur' mesajı verilmekte. Aslında bir hastalık tanımlandıktan sonra onunla
ilgili bir ilacın yapılması beklenir. Fakat bu örnekte bunun tam tersini görüyoruz... Kırmızı pirinç
mayası denilen mantarın, doğal ortamında istilacılarına zehir olarak ürettiği bir salgının
kolesterol düşürücü etkisi olduğu keşfedildi. İlaç endüstrisi insanlar üzerinde de aynı etkiye
sahip olduğunu gördü. Böylece bunu izole edip kendileri üretmeye başladılar. Artık, ilacı
satmaları için yapmaları gereken tek şey insanları kolesterolün tehlikeli olduğuna, yani yüksek
kolesterolün bir hastalık olduğuna inandırmaktı. Bu mesajı yeteri kadar yaydıklarında insanlar
ilaçları kullanmaya başladı. Önce ilacı yaptılar, sonra hastalığı icat ettiler.
Kolesterol ilaçlarının etkisiz olduğunu gösteren bir bilimsel kanıt var mı?)
Hem de tonlarca... Statinlerle ilgili yapılmış bilimsel araştırmalara topluca 'kolesterol düşürücü
ilaç deneyleri' deniyor. Kitabımı okuyanlar, bu araştırmalarda, ilaçların faydasının görülmeyip
tehlikelerinin belgelendiğini öğrenecekler. Bu gerçeklerin doktorlardan ve toplumdan nasıl
saklandığını da...
Kolesterol dediğiniz gibi suçlu değil de masum ise kalp hastalığına aslında neler
sebep oluyor?
Hareketsiz bir hayat sürmek, yeteri kadar C vitamini almamak, güneşe yeteri kadar çıkmamak,
çok fazla şeker ve yapay tatlandırıcı yemek gibi alışkanlıkların tümü kalp hastalığına sebep
olabilir. 'Bir Masalmış Kolesterol', kalp hastalığını önlemek için, ilaç kullanmaksızın
yapabileceğimiz şeyleri de gösteriyor. Kardiyovasküler sağlığımızı korumak için en önemli
şeylerden biri hareketli bir hayat sürmek. Düzenli ve hafif spor yapmak genel sağlığımızı
korumak için yapabileceğimiz en iyi şey. Hareketsiz kalmak, vücudumuza, ona artık ihtiyacımız
olmadığı mesajını veriyor.
'Şeker, vücudumuzun bir numaralı düşmanı' diyorsunuz. Gerçekten bu kadar kötü
mü?
Sükroz, früktoz, yüksek früktozlu mısır şurubu (nişasta bazlı sıvı şeker) formundaki şekerler ve
aspartam, sukraloz gibi yapay tatlandırıcılar en kötü şeyler arasında. Bunlar vücudumuzda
obezite, diyabet, kalp hastalığı hatta kansere davetiye çıkaran bir ortam oluşturuyorlar.
Kalp-damar hastalıklarını önlemede bize yardımcı olacak, önereceğiniz yiyecekler var
mı?
Kalp hastalığını önlemek için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri işlenmemiş, rafine edilmemiş,
fabrikadan çıkmamış yiyeceklere yönelmek olmalı. 'Yiyecek bir kutudan veya ambalajdan
çıkıyorsa uzak durun' diyorum kısaca. Kalbi korumak için yenebilecek en güzel gıdalar doğal
ortamda otla beslenmiş dana-sığır eti, brokoli, karnabahar, yumurta (doğal ortamda yaşayan
tavuk yumurtası), çilek, ahududu, böğürtlen gibi meyveler ve ıspanak...
Yakın zamanda Türkçeye çevrilecek başka bir kitabınızın daha olduğunu duyduk,
öğrenebilir miyiz?
Health Myths Exposed (Sağlık Efsaneleri İfşa Ediliyor) isimli kitabım eylülde yine Hayy Kitap
tarafından basılacak. Kitabın farklı bir ismi olabilir, onu şu anda net söyleyemiyorum.. Bu
türden kitaplar, yeni bir harekete yol açıyor. Aşırı bir şekilde artmış bulunan hastalıklardan ve
tehlikeli ilaçlardan uzak durmaya çalışan insanlar var artık. Bu hareket, Türkiye'de de
yayıldıkça, reçeteli ilaçlar olmadan da sağlıklı yaşamaya çalışan insanların sorularına cevap
niteliğinde kitaplar da artacaktır. 45'inden sonra kolesterol zaten yükselir
Kolesterolün, yaygın kanının dışında zararlı olmadığı öne sürülüyor, siz ne
diyorsunuz?
Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın bilginin bir masal olduğu görüşüne katılıyorum.
Şöyle ki: Size bir bardak su getirsem ve 'içindeki bileşenler zararlıdır' desem tepkiniz
muhtemelen sıvının ne olduğunu anlama yönünde olurdu. İçinde ne olabilir, H2O olabilir ya da
hidrojen peroksit H2O2 olabilir ki o da sıvıdır. İlki hayat verir, ikincisi öldürür. Kolesterol
konusunda yapılan saçmalık, verdiğim, örneğe benzer şekilde, bardakta ne olduğu
söylenmeden size sıvının zararlı olduğunun söylenmesidir. Kolesterolün zararlı olduğu
yönündeki yaygın teoride, yöntem yanlış, matematiksel ve mantıksal değil.
Öyleyse neden bize sürekli kolesterolden kaçınmamız gerektiğini söyleyen görüş
hakim?
Bu kaçınılmaz. Dünyadaki 8 milyar insanın 45 yaşından sonra en az yüzde 30 ila 40'ında
kolesterol yükselmek zorunda. Eğer kolesterolün yüksek oluşunu bir hastalık olarak gösterip
bunu düşürecek bir alternatif gösterecek olursanız, sürekli ve muazzam bir para kazanırsınız.
Kardiyologlar ölüm oranları ile kolesterol yüksekliği arasındaki ilişkiye asla girmezler. Çünkü
yaşlılarda kolesterol düzeyi yükseldikçe ölüm oranı azalır. Yüksek kolesterol zararlı diyen
uzmanların söylediklerinin tam tersi bir durum yani.
Kolesterolün düşük tutulması gerektiği yönündeki yaygın kanıya siz neden
katılmıyorsunuz?
Organizmada bazı moleküller yükseliyorsa bu, bir hastalıkla ilişkilidir. Mesela bir enfeksiyonda
kandaki lökosit sayınız artar, ateşiniz yükselir. Doktor size 'Kandaki lökosit sayınız sizi hasta,
etti' demez, Hastalığınızdan dolayı lökosit sayınız arttı' der. Enfeksiyona neden olan bakteriyi
verdiği ilaçla öldürür ve lökosit, sayısı normale iner. Aynı mantık kolesterol için de geçerlidir.
Kolesterolün yüksekliğini hiçbir hastalıkla ilişkilendiremediler. Bu yüzden de doğrudan
kolesterolü hedef aldılar. İlaç tüketimine dayalı sistem işliyor
Yaygın bir kanaat var, 'kolesterolümüz düşükse sağlıklıyız ve kalp rahatsızlıkları
açısından risk altında değiliz' şeklinde. Siz bunun doğru olmadığını söylüyorsunuz,
neden?
Bir yığın araştırma var, kolesterolü ortalamadan düşük olanların başka hastalıklara çok daha
fazla yakalandıkları yönünde. Ancak bunları söylemek size ticari açıdan bir şey kazandırmaz,
kaybettirir. O yüzden ibre daha çok kolesterol karşıtı kampanya yürütenler lehinde çalışır.
Tıbbın ticari bir faaliyete dönüştürülmesinden mi kaynaklanıyor bu?
Sanayiciler artık ciddi yatırımlar yapıyorlar. Çünkü çok büyük bir rant var ortada. 1960'lara
70'lere kadar bu böyle değildi, tıp safiyane amaçlarla yapılıyordu. 40 yıldır ilaç tüketimine
dayalı bir. Anlayış ve sistem geliştiriliyor. İlaç sanayi, hastalığı değil, belirtilerini yok edecek
ilaçlara yöneldi. Mesela başınız ağrıyorsa onun gerçek nedenini bilmeyi değil, ağrısını dindiren
ilaçlar vermeyi öneriyor tıp. Sebebi bilinip tedavi edilecekken migrenin 50 bin çeşidi üretilir,
bunların yüzlerce ilacı çıkar. Hastalar bu ilaçları kullanır, ağrıları yıllarca devam eder. İşte ilaç
sanayinin de aradığı budur. Kolesterol ilacı da kullanmak tam bir abonelik sistemidir, 40 yıl
kullanırsınız.
Kolesterolün düşürülmesinde kullanılan 'statin'lerin zararlı olduğu iddiasına ne
diyorsunuz?

Mesela vücudunuzda enerji santralı olan bir madde vardır ve bunu bu ilaçlar tahrip eder. Bu
ilaçları kullananlar zaten halsizlikten şikâyet ederler. Bütünüyle emin değiliz, ama teorik olarak
baktığımızda kansere de sebep olma ihtimali var. Diyorlar ki 'madem öyle ispat edin'. Asıl siz
bu ilacın zararsız olduğunu ispat etmek durumundasınız. Ve bunu ispat etmek için trilyonlar
harcamanız gerekir. Kârı olmadığı için de hiçbir firma böyle bir masrafı karşılamaz. İşin kötüsü,
devletlerin desteklediği, bağımsız araştırmalar yapan kurumlar kalmadı. Araştırmaların yüzde
90'ı ilaç firmaları tarafından yapılıyor ve tedaviye, önlemeye yönelik değil.
Kolesterolümüzü düşük tutarak, birtakım risklerden uzak kalmıyor muyuz?
Vücutta mikropsuz bir iltihap vardır. Vücut bunu kolesterol ile tamir etmeye çalıştığı için
kolesterol oranını yükseltir. Kolesterol bir tamir materyalidir orada. Bu, bir yangın mahallindeki
itfaiyeyi görünce 'itfaiye yangın çıkarıyor' demenize benzer. Çünkü bundan büyük paralar
kazanılıyor. Tıpta bu kadar ilerleme ve kolesterollü gıdaların? Tüketiminde büyük bir azalma
varken neden koroner kalp rahatsızlıklarında muazzam bir artış var?

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa